23 Kasım 2007 Cuma

GÜNDEMDE ŞİİR NEDEN YOK?





















Gündemde Şiir Neden Yok?

- Gündelik yaşamın gel-gitlerinde şiire duyulan ilgi azaldı. Şiir okuyanlar, neredeyse mumla aranır oldu. Gazetelerin verdikleri, '' Kitap'' eklerinde, şiir kitapları ne yazık ki pek tanıtılmıyor.Bin bir emekler, şairler kitaplarını ancak kendi olanaklarıyla bastırabiliyor. Bu bastırabildikleri kitapları, zaten eşe dosta, dağıtıyorlar. İşin ilginci, eşe dosta dağıttıkları bu şiir kitapları da, bir kez olsun okunmuyor.

- Bazen, kitap fuarlarında, ya da kent kermeslerinde, ufacık bir stand açıp, hem kitaplarını satan hem de, imzalatan adını o güne değin duymadığım şairler görüyorum. İçim burkuluyor. Şiirin neden gündemde olmadığını sorguluyorum.

- Şiir, magazinleştirildi çünkü. En sıradan, müzik programlarında, ya sunucu bayan ya da, programa katılan konuk bir bukle şiir okuyuveriyor. Elbette, okuduğuna şiirden daha çok maniye benziyor. Kimileri de, şiir kasetleri çıkarıyor, klipleri yayınlıyor. Tartışmaya girmek istemediğim için isim vermiyorum. Ama, bunları şiir olarak adlandırmak çok güç.

- Kimi gazetelerde, şiir köşeleri var. '' Yurdumun tüm şairlerine''' anonsuyla yer verilen bu köşelerde, eli kalem tutan herkes şiir gönderebiliyor. Ama, yine bunları şiir olarak adlandırmak çok güç. Aynı şeyi, internet ortamında boy gösteren, edebiyat ve şiir portalları için de söylemek mümkün.

- Elbette ki, kimsenin şiir yazıyorum diye bir şeyler karalamasına bir şey diyemem. Ama, şiir magazinleştirilirse, amiyane tabirle ayağa düşürülürse, darbe alan şiir oluyor. Türkiye'de ne yazık ki, edebiyat ve sanat dergileri pek satmıyor. Satan, edebiyat ve sanat dergilerinde şiire pek yerilmiyor. Yer verilse bile, bildik şairler göze çarpıyor. 2007 yılında yayınlanan bir şiir dergisinde, hala ve hala 1970'li yıllarda yayınlanan bir şiir yayınlanıyor. Özellikle, taşralı,yetenekli gençlere fazlaca olanak sağlanmıyor. Ama,kimi şairleri görüyorum. Her imza gününde, her kitap fuarında, her panelde varlar. bu yüzden yetenekli gençler küstürülüyor.

- Bence, gazetelerimiz ve dergilerimiz şiire el atmalı, nitelikli ve herkese açık şiir köşeleri yayınlamalıdırlar. Bu köşelerden devşirilecek şiir antolojileri pek çok gen şairin önünü açacaktır. Şiiri ihmal etmemek gerek. En azından bir şiir okumanın bile, depresyona birebir geldiğini itiraf etmeliyim.

- Herkesi, şiiri sahiplenmeye çağırıyorum!...

İbrahim ORMANCI

2100 YILINDA TÜRKİYE GÜNDEMİNDE NE OLACAK ?




















2100 YILINDA TÜRKİYE GÜNDEMİNDE NE OLACAK?




Ailenizin mizah yazarı olarak bendeniz, bu gece bir rüya gördüm. Gerçi, tam olarak rüya sayılmaz. Birden, 2007 yılından 2100 yılına atlamışız. Ve 2100 yılında, ülkemiz gündeminde neler konuşulduğuna tanık olma fırsatı bulmuşum.

- Balkanlar üzerinden gelen yağışlı bir hava kütlesi,başta Trakya olmak üzere, bir çok bölgemizde, sel baskınlarına yol açtı.Esnaf, alt yapı yetersizliği yüzünden isyan etti.

- Kadın programları yüzünden, bir cinayet daha işlenmesi ülke gündemini işgal etmeye devam ediyor. RTÜK Özel TV kanallarını uyardı.

- Afrodit Banu Alkan, bir aksilik olmazsa, bu sene Murat Taşdemir'le evleneceklerini açıkladı.

- Milli Takımın, galibiyeti sonrası, maganda terörü yine can aldı.

- Trafik terörü bayramda hız kesmedi. 45 ölü 67 yaralı.

- ABD Başkanı, torun Bush, dedesi Bush'un Irak Politikasının yanlış olduğunu dile getirdi.

- Çocuk yuvasında, dayak dehşeti.

- Malezya ve türban tartışmaları yine alevlendi.

- Fenerbahçe Kulübü, bir bildiri yayınlayarak hakem hatalarından şikayet etti.

- CHP '' Dünyanın en uzun muhalefette kalan partisi olarak'' Guiness Rekorlar Kitabına girdi.

- Yine, CHP'de kurultay öncesi kılıçlar çekildi.

- Prof. Dr Yalçın Küçük, dünyada kendisinden başka herkesin Sabetay'cı olduğunu açıkladı.

- Türkiye ve Avrupa Birliği arasında üyelik görüşmeleri tıkandı.

- KKTC'ye uygulanan izalasyonların önümüzxdeki on yıl içinde kalkmasının muhtemel olduğu açıklandı.

- Mankenler arasında söz düelloları yine gündemden düşmüyor.

- Türkiye'nin bir köyünde, hiç bir yarışma programına jüri üyesi olmayan bir kişi bulundu...

- Kuzey Irak'a muhtemel bir sınır ötesi operasyon konuşuluyor.

Liste böyle uzayıp gidiyor. Siz karar verin bakalım, gördüğüm rüya mı, yoksa kabus mu?


İbrahim ORMANCI

19 Kasım 2007 Pazartesi

İFLAH OLMAZ DİYALOGLAR !...





















İFLAH OLMAZ DİYALOGLAR !...

- Rüknettiiiiiiin, çocuklarımızla hiç ilgilenmiyorsun.
- Tamam hayatım, Erman Toroğlu abim Şansal Abiyle derin konulara daldı. Onun konuşması bitsin, bunu konuşalım.
- Rüknettiiiiin hemen şimdi!...
- Canım sende, '' Noluuur yardım edin Mehmet Ali Bey'' diyen kadınlara benziyorsun.
- Rüknettiiiiiin, medya seni esir aldı. Kızımız Hamdiye'ile ilgilendin mi hiç?
- En son Seda Sayan'ın programına çıkmıştı.Seda Ablam beni aramıştı, telefonda konuşmuştuk.
- Öyle değil Rüknettin, karşına alıp konuştun mu hiç?
- '' İnternette chat tuzağı'' haberinden sonra, karakolda karşılaştık kendisiyle. Ama, bana hiç pas vermedi Canan.
- Neee kızımız karakola mı düştü? Ne için?
- Valla, web kamerasıyla bir sosyetik playboyun çıplak resimlerini çekip, şantaja baş vurmuşta.
- Sen kıza hiç para vermiyor musun Rüknettin?
- Veriyorum şekerim. Ama, her ay kredi kartı limitini bitiriyor, ben ne yapayım.
- Baba olmak, para vermek midir Rüknettin allah aşkına?
- Değil ama şekerim, çok asi bu kız. '' Arka Sıradakiler'' adlı dizinin kızlarından daha asi.
- Hep medya, hep medya.
- Şekerim ,ama bak oğlumuz Cavit'in hiç bir sorunu var mı?
- Yok mu?
- Yok elbette. Geçenlerde Haydar Dümen'e mektup yazıyordu.
- Ne yazıyordu sence?
- Sakladı ama, her halde, gelene beş; gidene on beş gibilerinden bir şey yazmıştır. '' Kudurdum Haydar Amca, bana bir medet'' diye yazmıştır.
- İnşallah öyledir!...
- Öyledir tabii ki, benim gibi erkek adamın oğlu başka ne yazacak?

***

- Rüknettiiiin, bugün kü gazeteyi okudun mu?
- Şenay Düdek'in yazısını diyorsan okudum, hatmettim.
- Onu demiyorum, Haydar Dümen'in yazısını.
- Yooo okumadım.
- Bak, '' Gamlı Baykuş'' un yazısını oku.
- İyi de bundan bana ne şekerim?
- Gamlı Baykuş, oğlumuzun rumuzu Rüknettin.
- Eeee ne yazıyor Canan?
- ''Erkeklere ilgi duyuyorum. Duygularımı bastıramıyorum'' diye yazıyor.
- Hemen gazetecileri çağır Canan!...
- Niye o ayol, delirdin mi sen?
- Cinnet geçireceğim de, yarın ki gazetelerin üçüncü sayfasına yetişsin haberim!...


İbrahim ORMANCI

EN GÜZEL İBİBİKLER !...


















İBİBİK'LER ( İbrahim Ormancı Esprileri)

- Sabahattin Ali, Bilgisayar kullansaydı eğer, şöyle derdi şiirinde,
'' Başın öne İTALİK eğilmesin. Aldırma Gönül aldırma!...''

- Çarşamba'yı sel aldı,
Ama Meteoroloji önceden uyarmıştı!...

- Oğluma büyüyünce ne olacaksın oğlum diye sordum.
'' Uzman olup medyada boy göstereceğim baba'' dedi!...

- Ne acı değil mi?
Bütün aile saadetlerimiz, artık iki dizi arasında oluyor!...

- Bir çete mensubunun arabasının arkasında ne yazıyordu biliyor musunuz?
'' Mafya Babam sağolsun!..''

- Mal sahibi, mülk sahibi, hani bu servetin mal beyanı?

- Her şeye bir kulp buluyordu. '' KULP-AZAN'' ne olacak!...

- Ülkemizde, trafik terörü sayesinde,
İnsanlar dolu dolu yaşıyor, pisi pisine ölüyor!...

- Kelin merhemi olsa,
Patentini alır, köşeyi dönerdi!...

- Lüks otomobilini çizdirirdi, ama karizmasını asla!...

- Felekten bir gece çaldı,
Hesabı kredi kartıyla ödedi!...

- Gafil gezme şaşkın,
Bir gün paparazzilere yakalanırsın!...

- Evreşe'nin yolları DAR değil artık,
DUBLE YOL oldu!...

- İtiraf ediyorum. Şimdiye değin bütün itiraflarım yalandı!.....


İBRAHİM ORMANCI

MİZAH YAZARI OLMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ !...

MİZAH YAZARI OLMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ!...

Ben Mizah Yazarı İbrahim Ormancı. Yaşım olmuş 39. 1987'den beri mizah yazarlığı yapıyorum. İlk yazım, bütün mizahçıların çıkış yeri olan, Oğuz Aral'ın Gırgır Dergisinde yayınlandı. 1987'den beri, Türkiye'de yayınlanan hemen hemen bütün mizah dergilerinde özellikle duvar yazılarım yayınlandı. İsim vermek gerekirse, Leman, Limon, Avni, Dıgıl, Gırgır, Hıbır, Fırt, Fırfır, Çarşaf, Biber, Evrensel Homur, Ustura gibi. Yalnızca mizah dergileri mi? Aynı zamanda, pek çok gazetede kısa esprilerim çıktı. Pek çok tanınmış gazeteci bana köşelerini açtı. Haşmet Babaoğlu,Deniz Som, Ömer Söztutan, Erdal Bilallar, Ender Arol, Ayşe Arman, İ. Bülent Çelik, Yılmaz Özdil, Erkin Usman, Atilla Aşut, Müjdat Gezen gibi. Örneğin, Yılmaz Özdil, Yeni Asır Gazetesinde yöneticilik yaparken, yazılarımı yayınlamıştır. Çok sayıda dergi ve gazetede, yüzlerce yazım, şiirim ve diğer çalışmalarım yayınlanmıştır. Ki, yayınlanan yazılarımın sayısını bilmiyorum ama, 8000 ( Sekiz Bin) 'i geçmiştir. Özellikle, duvar yazısı konusunda, Türkiye'nin en çok üreten yazarıyım sanırım.

Ama, yayınlanan yazılarım karşılığında, hiç bir şey kazanamadım. Babamın, bir sözü var '' Gazete, dergiye verdiğin paralarla bir daire alırdın'' diye. Hem, bunca yazıyı yollamanın hem de, bunca dergi ve gazeteyi izlemenin maddi faturası, gerçekten de babamın söylediklerini doğrular niteliktedir.

Bütün bunlar bir tarafa, mizah dergilerinde çıkan esprilerimin, üç-beş gün sonra, gazetelerde ismim olmadan izinsizce kullanıldığına şahit oldum.Esprilerimin, benden habersizce, kart postal olarak basıldığını, otobüs terminallerinde eğlencelik olarak satılan kitaplara alındığını gördüm. Yine esprilerimin, TV skeçlerinde kullanıldığına tanık oldum. Özene bezene yazdığım esprilerinin, bir gazete ya da dergide '' Cem Yılmaz esprileri'' diye lanse edildiğine tanık oldum. Biliyorum ki, Sevgili Cem Yılmaz'ında bundan haberi yoktur. Esprileri, Türkiye'nin en ünlü komiğine mal edip, reytingini arttırmak, bilmiyorum hangi pazarlama stratejisinin sonucudur? Bir yazar için, yazdıkları çocukları gibidir. Yazdıklarımın, böyle hoyratça kullanılmasından elbette ki çok rahatsızım.

Oysa, ben Milliyet Genç Şairler Antolojisi 2'de şiiri yayınlanan bir kişiyim. Aynı antolojinin 1. de, Sunay Akın, Akgün Akova gibi önemli cevherler çıkmıştır. Sevgili Sunay Akın'ın bana söylediğine göre, antolojinin ikincisinde en öne çıkan kişi benim. 39 yaşına geldiğim halde, içimde ki yazma virüsü ölmedi. Ama, yaşadıklarımdan dolayı olduça yorgunum. Taşralı, bir kalem erbabı olarak, bir kitabımın çıkamaması üzücü. Çünkü, dergi ve gazetelerde yazdıklarım, saman alevi gibi. Bugün okunuyor, ama yarın kimin yazdığı unutuluyor. Bir de, bütün bunlara internet eklenince, diyecek bir şey kalmıyor.

Aktüel'e bütün bunlara yazarken, tarihe bir not düşmek istedim. Post-modern bu çağda, ne yazık ki, arkası olmayan üreten kalemler canından bezdiriliyor. Abdülmecit Özbek diye,Samsun'lu karikatürist bir arkadaşım vardı. Ödüllü bir çizer olmasına rağmen, iş bulamadı. Gitti, denizci oldu. Sonuç ne oldu biliyor musunuz? Ne yazık ki, Abdülmecit'i İtalya'da bir deniz kazasında kaybettik. Tarih hep kazananları yazar. Tarihin, en azından kazanmak için elinden gelen her şeyi yapanları da yazmasını umut ediyorum. Sözlerimi, '' İncecikten bir yazar geçer. Gezer TELİF TELİF diye'' çok eski bir espfrimle bitiriyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum!...

İBRAHİM ORMANCI




13 Kasım 2007 Salı

YANITSIZ KALAN SORULARIN ŞİİRİ !...






BAZI SORULARIN YANITI YOKTUR !...


Bir masa etrafında,
Toplanmış içiyorlar
Her kadeh tokuşturulduğunda,
Kurtarılıyor bir kez daha vatan
Oysa karşıda bir bankamatik var
İçinde de soğuktan büzüşmüş bir gariban!...
***
Her kar yağdığında
Kartopu oynayanlardan mısın?
Yoksa, soğuktan üşüyen
Yoksul haneleri düşünüp
Gizliden ağlayanlardan mısın?
***
Bakıyorum, sustunuz
Bazı soruların yanıtı yoktur!...


İBRAHİM ORMANCI

PULSUZ BİR DİLEKÇE YÜREĞİM !...






PULSUZ BİR DİLEKÇE YÜREĞİM

Pulsuz Bir Dilekçe Yüreğim!...
Oğlumu öpüp dalıyorum sokaklara,
Elimde üç beş karanfil
Yüzüme bakmaya cesaret etseydiniz eğer
Size de verecektim bir tane
Yüzüme bakmaya cesaret etseydiniz eğer
Soracaktım size,
'' Nereye böyle? ''
Kiminiz işe diyecekti,
Kiminiz terminale
Verdiğiniz yanıtlar,
Beni kesmeyecekti bilesiniz
Dönüp arkama geçecektim,
Elinde fenerle dolaşan
Diyojen misali
İnsanlığı arayıp duracaktım
***
Pulsuz bir dilekçe yüreğim,
Elinize almaya cesaretiniz var mı?
Varsa eğer,
Daha bebekken ölen çocukları
Soracaktım size,
Daha beş günlükken,
Cami kapısına konan masumları soracaktım,
Susacaktınız!...
***
Pulsuz bir dilekçe yüreğim,
Sahipsiz bir bildiri sayın beni



İBRAHİM ORMANCI