31 Temmuz 2012 Salı

ATİLLA BİRKİYE'DEN BİR ŞİİR !....
























ÖZLEM

 

Büyük bir özlem

anlatılamayan

Uzaklardasın

Çok da yakın

Rüzgâr dudaklarını esiyor

denizden

Yüzün körfezin üstünde

Gülüşün körfezin üstünde

Mehtaplı bir geceden önce

Ayrılığa dayanmak güç

sevgilim

Söyle,

Ne zaman yiteceğim

gözlerinde

(Aşkım Kırmızı Bir Gül, İş Kültür yay. 2003)



Not : Bu şiiri KONTRA EDEBİYAT'ta yayınlamamıza izin veren Atilla Birkiye Ağabeyimize teşekkür ediyorum.

24 Temmuz 2012 Salı

ÖZGE MUMCU ARAMIZDA !....

















Sessiz ve derinden…





“Gözlerim yaşarıyor” dedim. “Bıraksam, şöyle usul usul dökülseler.” Gözüm yanıyordu uykusuzluktan.Uykusuzluktan değildi aslında. Bana baktı: “Oyy kuzum neden?” dedi. O sırada gözümün içine bir yaprak takıldı. Her zamanki kıvraklığımla lafı aldım, değiştirdim.

Oysa dün ve bugün ağlamak istiyorum. Mutsuz olduğum her an için, üzüldüğüm ve üzdüğüm her an için.

Tanıdığım bütün isimler, öğrendiğim bütün hayatlar, üzülsem de dokunmayı beceremediğim tüm hayatlar için. Başkalarının açtığı yaralarda debelenen, hayatını geçirmeye çalışan tüm o asil ruhlar için. Ruhunu bir yerlerde kaybetmiş, başkalarının açtığı yaraları diğerleriyle doldurmaya çalışan o arayış halindeki ruhlar için.

Hepi topu 21 gram. Bir baksan, etten kemikten çıkarsan kendini; ruhunun kalbine basınç yapan tüm o hali sadece 21 gram. Kendin bir şeyler katarsın kantara, kimbilir kaç gram; nar misali çok gelir tanesi.

Hayatın dolambaçlı yolları, bir yanıyla seni sarmalıyor ve nefes alabilecek bir yer tanımıyor. Nefes almaya çalıştığın her an, bir başka umuda yol açıyorsun. Oysa o umut çoğu zaman sanal bir umut.

Nasılsa bir yandan da değil, bir garip gel gitler içinde yüzüp duruyoruz işte.

Son üç-dört yıl hayat adına, “o ben miydim o aynadaki” dedirten süreçlerden geçirdi. Yassı etti, düz etti, şah etti, mutlu etti.

“Aması” var bunun. Ne kadar hayatta tutunsan da, gülsen de o sana kalan anlarda; bir çatal aldığında bir şeyler bir başka çarpar eminim. Ama bir yerin sürekli kanıyor. Benim bir yerim sürekli kanıyor. 19 yıldır o kanayan yer değişmedi, sadece derecesi değişti. İlk günlerin o acı yakıcılığı geçti. Yerine bir sürekli orada olduğunu hatırlatan bir acı kaldı. Ve bu acıyla “nasıl devam edeceğim” sorgusu.

Saramago üstat yine diyor Bütün İsimlerin girişinde: “Sana verilen ismi biliyorsun, bilmediğin sahip olduğun isim.”

Anlarımı yeniden oluştururken bir şarkının içinden geçtiği bir an takılıyor aklıma, keyfim de tam yerindeyken. Rimel sürüyorum, aynaya bakıyorum işte, o zaman bir başka ben “sızım sızım sızlar içim gözümden akmayan yaşlar, içimde yıllardan kalma birikim, bilmem ki ne zaman patlar….” İçeride sigarasını silkiyor. Dinliyor, belki de…

Herkes bir an için var, diğer anlar içinse yok. O zaman sen varsın kendinle yalnız. Duruyorsun öylesine ekrana bakarak; gelip geçen rüzgarlara bakarak.

Günler daha da geçecek, bir an sonra bir diğeri gelecek; bir bakmışsın hayat başka bir seyre akacak.

Yaratmadan geçirdiğim her ana bakıp üzüleceğim. “Bu muymuş dert ettiğim…” diyeceğim.

Meğerse dert ettiğim sadece “bu hayat nasıl geçecek” olacak…





Mine Teyzemi düşüneceğim sonra. Bir an yanımızdan kayıp giden Minemizi. Mine çiçeklerine bakınca hep onu hatırlayacağım.

Öfkenin bizlere yaraşmadığını ise sonra hatırlayacağım.Belki sadece bir kırgınlık, bir ruhun “hayat yorgunluğu” nu tüm derinliğiyle usulca taşımasının arkasındaki asilliği de. Ruhun sevgi çiçeklerini bir yerlere koyup, hatıralara önem vererek.

Son aldığım Lili Marlene müzik kutusunu ise çalacağım, bunları düşünürken usul usul.

Ağlayacağım bir süre. Bütün olmamışlıklara işte…


ÖZGE MUMCU

 http://statikenerji.wordpress.com ''   adresinden Özge Mumcu'nun izniyle yayınlanmıştır. Özge Mumcu Kardeşimize çok teşekkürler ediyorum.





15 Temmuz 2012 Pazar

YAZ SICAĞINDA ŞİİR !...

DALGAKIRAN

Kuşatmaları yaran kim ?
Menzillere varan kim ?
Mazluma karşı bir seher yeli,
Zalime karşı boran kim ?

***

Ayrılıklarla sınanan kim ?
Aşkın ateşiyle yanan kim ?
Gökyüzünün maviliklerinde,
Özgürce uçan şahan kim ?

***

Prangaları kıran kim ?
Hiç susmayıp haykıran kim ?
Fırtınanın vurduğu kıyılarda,
Tek başına dalgakıran kim ?

***

Kim olacak yürekli bir şair...
Diyeceği var elbette yaşama dair...
Umudun kaleleri zaptedilemez,
Şiir her koşulda direnecektir !... ( İbrahim ORMANCI )































4 Temmuz 2012 Çarşamba

TUNA BAŞAR '' BİLİRSİN '' ADLI ŞİİRİYLE ARAMIZDA !...
























Bilirsin



cümlelerin yüzümde parçalanır

yanaklarıma çarpar içindeki öfke
anlamsız bir tınıya dönüşen sesin
cezalandırır beni, mahveder


konuşursun gözlerime bakarak
her sözünün kalbimi nasıl da parçaladığını bilerek
sesin yankılandıkça
yapayalnız hissederim kendimi
dökersin içindeki bütün acımasızlığı
yüklenmemi istersin sana verdiğim mutsuzluğu
çekip gittikten sonra geride bir virane kalacağını bilirsin
aslında istersin bunu

içindeki öfkeyi dindiremedikçe
daha ağır cümleler kurarsın
her cümleden sonra daha büyük bir kazanma arzusu çöreklenir zihnine
çünkü sevmek kimi zaman da acıtmaktır
bilirsin...

Tuna BAŞAR

/ sekizekimikibinyedi sıfırbeşotuz
Afyonkarahisar /
http://geceedebiyat.blogspot.com/
http://twitter.com/tunabasar35


Sevgili Tuna Kardeşimizin edebiyat ile olan gönül bağı, şiir dili her türlü övgüye değer bir kardeşimiz. Kendisini  her zaman aramızda görmekten büyük bir mutluluk duyarız. 7 yaşında kımıl zararlısı oğlum Enver Tuna'ya kendisinin bir adaşı olduğunu söyleyince '' Benden daha mı ünlü ? '' demesini de burada belirtmeden geçemeyeceğim...


GÜLGÜN KARAOĞLU'NDAN BİR ŞİİR !...




Bu gece şiir gecem!


 Öyle bir yerdeyim ki;
Ne geçtiğim yollar utandırır
- dahi geçeceğim yollar utandırsalar da
kızarmayacaktır artık yüzüm!

Korkuların baş belalısının kaygılar
- kaygıların da kompleksler olduğunun ayırdındayım -
Çok şükür!

Utanmak;
Güvensizlik bu saatten sonra!...

Aşık da olabilirim kör bir dilenciye,
- Kör bir dilenci yakıştırmamasını öğrendiğim andan itibaren-
Aşık olmaktan mı utanacağım,
Peh!...

İyi kızlar sevişmezlerdi bir zamanlar,
Evlenince kötü kız mı oldular,
Sevişmek mi belaydı
Kızların pembe tenine yapışan,
Korkuları mıydı gür bıyıklı adamların
Bir başka kol daha mı bir güçlü sarar?

Aşkların ve dahi meşklerin
Maskeler altında ezildiğine tanık olduktan sonra,
Hani o bıçkın erkeksi tavırlar ki
Bir başka hemcinsinin atağından korkar;
Korku ki bir baş belasıdır
Seven ne kelime, sevilen payı daha çok almaktadır!

Pembeler şarabi kırmızıya kolayca geçiyor
Ve…
Kan kırmızısı ateşler
Şehvetli sevişmeler neticesinde
Kor bir ateşe dönüşüyor ki;
Düştüğü yerde yangın!

Yangınlara da alışıyor insanlar…

Düşen kor
Bir pembe geceliği yakıyor – mesela-
Pembecik bir kız doğuyor bir ara
Lohusa şerbetleri
Kızılcıklara bırakıyor yerini
Sakin… Usul…

Zaman törensel geçidinden memnun…
…….

Öyle bir yerdeyim, tüm naif duyguların örselenmiş hallerini
Ve dahi örselenen tüm çocuksu duyguların ihtiyarlayıp,
Ölme hallerini bilmekteyim!

Beden ölmeden…

Ne mutlu son!
…….

Hangi gür bıyık asabilir darağacına
Ve hangi dudaktan dökülecek bir veda ürkütebilir?

Hesap vermekten korkar bir tarafım da kalmadı!

Hoş… Yaşadıklarıma bakılırsa,
Pek de hesap vermiş değilim,
Babam, anam dışındakileri artık saymıyorum,
Bir oğlum var,
Az kaldı… Hesabını kendi ile yapacağı zamana…

Öyle bir yerdeyim ki;
Bir Ahmet Kaya şarkısında vardı, sözler kime aitti,
Öyle bir yer
Aynı ya da ayrı…Hani çok gençlik yıllarımızda
Çiğliklerimiz vardı, sonradan ayırtına vardığımız,
Sevgi adına hırpaladıklarımız,
Hattı zatında sevgi sanarak yerle bir edilene dek yıpratıldıklarımız;
Ki, en çok da onlardır bize koyan,
Terk ettiğimiz
Ya da
Terk edildiğimiz sevgililerimizden ziyade!
……...

Öyle bir yer ki:

Korkular kaldırılıyor bir kenara
Altından çıkan kaygılar
Süpürülebiliyor ve bir enkaz ki
Komplekslerimiz dikiliyor karşımıza!

Ya geriye alacaksın
Ya atacaksın!

Ya enkazla yaşayacaksın
Ya çöpe atacaksın!
……..

Öyle bir yerdeyim
Öyle bir kendimdeyim!

Mehmet Akif Ersoy’dan
Muhteşem bir dize:

“Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım!”


Gülgün Karaoğlu
Kasım,25/08


Sevgili Gülgün benim çok eski bir arkadaşım, dostum. Milliyet Blog'ta yazdıkları o denli beğenildi ki, Milliyet'in internet sayfalarına terfi etti. Sevgili Gülgün'e bu şiirini KONTRA EDEBİYAT ile paylaşmamıza izin verdiği için çok teşekkür ederim.