İFTİRA
Karanlıklar
Kontesi Sabrina kızı Balçık'ı okula uğurlamadan önce kocası
olacak Primat Haydar ile telefonda konuşuyordu. Belli ki Primat
Haydar , yine bir meyhane köşesinde demleniyor ve kendisine kızacak
diye karısına iltifatlar yağdırıyordu.
-
Nasılsın benim iki gözümün nuru Sabrinacığım ?
-
Nasıl olacak Haydar, kızı okula uğurladıktan sonra işe
gideceğim. Ben çalışayım sen keyfine bak. Bu arada hayrola
sen demlenmeye sabah mı başlıyorsun artık ?
-
Hiç olur mu karıcığım ? Aşk olsun. Aç koynunu kuş dolsun.
-
Yalan söyleme Haydar. Bak söylemedi deme, kızın da sana
benzemeye başladı.
-
Ne gibi canikom ?
-
Aynı senin gibi yalancı, riyakar ve iftiracı.
-
Hayırdır iftira derken ne demek istiyorsun ? Yine Mazlum olacak
ağabeyin mi aklına geldi ?
-Yok
kötü kötü kabuslar gördüm gece.
-
Ne gördün bakalım kraliçem ?
-
Sorgu meleklerini gördüm. Beni sorguya çekiyorlardı. En sonunda
'' Sabrina sen yaşamında ağabeyini çok üzmüşsün ve iftira
atmışsın. Ağabeyin olayı ilahi mahkemeye intikal ettirdi. O
yüzden cezanı çekip öyle cennete gideceksin '' dediler.
-
Canım bu denli üzgün isen bir ara kendisini.
-
Olayların fitilini ateşleyip şimdi masum pozlarında konuşma
Haydar. Seninle evlendiğim güne lanet ediyorum.
-
Aman iyi iyi. Balçık ne yapıyor ?
-
Okula gitmeden instagramdan arkadaşlarına subliminal mesajlar
veriyor yine.
***
Balçık
kız türünün son örneği bir kızdı. Onu tanımlamak için Türk
Dil Kurumunun bulduğu en hafif sözcük fettan idi. Küçük yaşına
karşın , ortalık karıştırma ve iftira konusunda ihtisas yapmış
bir kişilikti. Servisi gelince annesine seslendi. '' Anne ben
çıkıyorum ''. Ve gözlerini babasının genlerinden aldığını
belli edercesine kısıp ;
-
Bugün Allah için kimlere iftira atacağım bakalım...
-
Kızım sende hiç mi vicdan kırıntısı yok ? Boşuna senin
savunuculuğunu yapmışım. Senin yüzünden en yakın sevdiklerimi
yitirdim.
-
Çok konuşma mami. Ben babamın kızıyım. Ve biliyorsun bu
evde her zaman bire karşı ikiyiz. Sen mutsuz azınlıksın . Ha ha ha.
-
Böyle konuşma. Bak beni ilahi mahkemede şikayet edecek kişiler
var.
-
Babamın ilahi mahkemelerde mutlaka tanıdığı hakim ya da
savcı tanıdıkları vardır. Geleneksel insanlara olta atma
yöntemi anacığım biliyorsun değil mi ?
-
Hay bilmez olaydım.
***
Karanlıklar
Kontesi Sabrina, pencerede yağan yağmuru seyretti. Akşamı yine
nöbete gidecekti. '' Git gel Konya altı saat '' diye düşündü.
Keşke yağan yağmur insanların içindeki her türlü, kirliliği ,
kumpası , sinsiliği ve hileyi yıkayıp götürseydi. '' Herkes
depresyonda ama ben açmazdayım '' diye düşündü. Telefon edip, o
gün yaşananları anlatacağı insanlar yoktu artık yaşamında.
İşe gidiyordu. İçindeki nedamet maskesini çıkarıp , iyilik
perisi maskesini giymenin tam sırasıydı. Çevresindeki insanlar
onu iyilik perisi sanıp duruyordu. Oysa o , sağa sola çatıp duran
serseri bir mayın triosunun orta göbeğindeydi. Camların buğusuna
'' Nereye kadar ? '' diye yazdı. Birden '' Nereye kadar ? '' diye
bağırdı. Primat ile evlenirken uyarmıştı Mazlum onu. Oysa o ona
teşekkür yerine tam bir mezalim yaşatmıştı. '' İyilik perisi
maskesini takmalıyım . Çevreme ışık saçmalıyım '' diye
düşündü. Birden kendini çimdikleyesi geldi. Keşke bir kabusun,
karabasanın içinde olsun. Ama bu yaşam yüzde bin beş yüz
gerçekti. Bu yaşamı kendisi yeğlemişti. Primat Haydar ve kızı
Balçık ile çekirdek çiğneyen ve o çekirdekleri fütursuzca
başkalarının evlerine, bahçelerine atan bir çekirdek aile. ''
Hep yalnız kaldığımda vicdan hesaplaşmalarım başlıyor '' diye
düşündü birden. Gidip namaz kılmak istedi . Allah'ı bile
kandırmaya çalışmak. Sabrina çok ama çok mutsuzdu.
***
Primat
Haydar kendisinden beklenen çakallıkla karısı akşam gider gitmez
eve damladı. Meyhanelerde demlendiği yetmiyormuş gibi , büfeden
aldığı alkolü bol bira ve kuru yemişle eve geldi. Kızı Balçık
da servisle eve geldi.
-
Kızım sen mi geldin ?
-
Hayır baba hafakanlar geldi.
-
Bakıyorum çok fettansın bugün.
-
Eeee senin genlerini taşıyorum ne de olsa.
-
Anan olacak kadın yine Mazlum'u düşünüyor.
-
Al Mazlum'un ahını. Doyamadın bir kez daha al.
-
Baba-kız dayın olacak herife mükemmel bir kumpas kurduk. Seninle
gurur duyuyorum kızım.
-
Ben de seninle gurur duyuyorum peder bey. Uçan kuşu bile
dolandırdın.
***
Karanlıklar
Kontesi Sabrina'nın kahve falına akşam iş arkadaşı Süheyla
bakıyordu.
-
Sabrina böyle bir şey görmedim.
-
Ne gördün ? Eee anlatsana.
-
Senin falında kabak gibi bir sözcük çıkıyor.
-
Neymiş o ?
-
Ne olacak Sabrina ? Vicdan.
Süheyla'nın
'' Vicdan '' demesiyle bir, Sabrina'nın boğazına bir şeyler
düğümlendi. Birden hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Eli
telefona gitti. Mazlum'u aramaya ya da kısa mesaj çekmeye yeltendi.
Ama yapamadı işte. Mazlum'a komplo kurup, iftira attığı için
kendisinden ve çekirdek ailesinden utandı.
***
O
günden sonra her gece Sabrina'nın rüyasına ak sakallı bir dede
girdi. Ve ak sakallı dede her defasında Sabrina'ya aynı şeyleri
diyordu.
-
Kızım , birisine iftira atmışsın. Bu hatanı düzeltmelisin. Bu
ah seni bitirir.
-
Biliyorum dede. Bu iftiranın mimarları Primat Haydar ve Balçık.
Atayım mı onları yani ?
-
Gerekirse atmalısın. Sen onları değil onlar seni yola getirmiş.
***
Her
gece rüyasına giren ak sakallı dededen sonra Sabrina kan
uykusundan sıçrayarak uyanıyordu. Telefon çalmaya başladı.
Arayan annesiydi.
-
Sana bir acı haber vereceğim kızım.
-
Ne haberi anne ?
-
Ağabeyin Mazlum'u yitirdik bu sabaha karşı. Şu an cenaze buraya
geliyor.
-
Hemen ben de geliyorum anneciğim.
-
Sakın gelme kızım. Ağabeyin Mazlum'un vasiyeti var '' Sabrina
cenazeme ve kabrime asla gelmesin. Onu ilahi mahkemeye
şikayet ettim. Allahu Teala versin hakkımızda nihai kararı.
-
Desene o zaman işim kötü anneciğim.
***
Telefonu
kapattı. Kızı Balçık uyanmıştı. Birden kızına bir şamar
attı.
-
Ne oluyoruz anacığım ? Sen kaşınıyorsun. Sen azınlıksın
unuttun mu ? Bire karşı ikiyiz.
Birden
Sabrina hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Son pişmanlık
fayda etmiyordu. Bu sırada pencere açıkta kalmış, çok sevdiği
muhabbet kuşu da kafesinden firar edip uçup kendisini terk etmişti
!...
İBRAHİM
ORMANCI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder