İlya Ehrenburg
Madrid sokaklarında yırtılan ağız
Paris’in düşüşünde saatleri sayan ağız
düşle kararan, geçilemeyen gözkapaklarız
yıkılmış duvarların önünde
hangi bozgundan geliyoruz,
yüreğimiz bungun,
yıldızlar aydınlatıyor gecelerimizi-
havada sıkılı yumruk ya da taşız
biliniyor taşı geçen rüzgârı yakaladığımız
kazanacağız yeniden insanın onurunu
üstünde sektiğimiz deniz için
uçurumdan çektiğimiz özgürlük için
bir duvar dibinde kurşuna dizilen
gümüş sesli ağızlar için
Ahmet Ada
Sevgili Ahmet Ada Ağabeyimize bu şiiri KONTRA EDEBİYAT'ta paylaşmamıza izin verdiği için çok teşekkür ediyoruz.
Agresif Melek
havale geçiren baygın bir kış sonrasıydı
kızılca kıyamet birikmişti kirpiklerinin ucunda
ve gökyüzünde sahneleniyordu toplu bir yıldız intiharı
...
gitti
ateş böceklerini silkeledi deniz suyu biriktirdiği yakasından
sitemi tatlı çileklerin tortusu gibi dururken dudaklarında
poyrazı sakladı şal(var)ının dalgalı kıvrımlarında
gitti
gümüş bir sigaralık mızıka gibi parmaklarında
meyvelerini de toplayıp götürdü çikolata ağacının
evcil yağmurlarını aldı, hor(t)layan selvisini cam kenarında
gitti
külden oklar doldurdu zarif omuzlarındaki sadaklara
ki su değse yaralanırdı kısraksal beyazından
ve tertipli bir fırtınaydı kızdırılınca
gitti
camcı elmasıyla kesti canını, uzak bakışlarını da aldı
ayva çiçeklerini, açan sarı fistanlı eteklerinde
papyonlu ve saygısız bir ayrılığı
gitti, gitsin…
Ayten Çolakoğlu
10.12.2006
Not : Sevgili Ayten Çolakoğlu'na bu güzel şiiri sizlerle paylaşmamıza izin verdiği için çok teşekkür ediyoruz.